Bir Yaşam Hikayesi: Yolların Başlangıcı-Amin Maalouf

Başka bir kitap önerisi başka bir yolculuk için merhaba 🚀
Bugün kitabımızın ismi de yolculuğumuza fazlasıyla uygun. Yolların Başlangıcı! Yazarı Amin Maalouf, Lübnan doğumlu Paris'te yaşayan yazar coğrafyamızı fazlasıyla iyi bilmektedir. Bu da kitabı daha mükemmel kılıyor. Aslında kitabımız roman, biyografi, tarih karışımı sayılır. Maalouf'un dedesi Butros ve dedesinin kardeşi Cebrail baş kahramanımız diye biliriz.
 Maalouf babası öldüğünde haberi babaannesine vermek zorunda kalır. Çözüm olarak sonra telefon ile verirler. Babası 17 ağustos günü ölmüştür. Babaannesi dedesinin de o tarihte öldüğünü söyler. Maalouf babasını düşünmekten dedesini düşünmez. Yası atlattığında dedesini öğrenmek ister. Dedesi ile ilgili dinlediği bir anı vardır;
Günün birinde Küba'da yaşayan kardeşlerinden birinin başı büyük dertlere girmiş (Bu kişi sonradan ismini öğrenecek Cebrail) ve yardımına koşması için ona kaygılı mektuplar yazmaya başlamıştı. Son mektuplar, ülkeye, dört köşesi yanık bir biçimde geldi; bu bir tehlike ve acil durum işaretiydi. O zaman, işini gücünü bırakıp bir gemiyle yola çıkmıştı dedem. Gemide, kırk gün içinde İspanyolca öğrenmiş, üstelik o kadar iyi öğrenmişti ki, Küba'ya vardığında mahkemelere çıkıp kardeşini savunmuş ve onu bu beladan kurtarmıştır.
Bu öykü gibi çocukluğundan itibaren duymaktaydı. Dedesinin şair, hitap yeteneğinin de olduğunu da duyardı. Ailesinin eski mektupları, fotoğrafladığı bavul eline geçer. Başlar mektupları çevirmeye. Bu mektuplar Osmanlı Devleti, Cumhuriyetin ilk yıllarına da ışık tutmaktadır. Bu kitabı tarihe çekerken yazarın anlatımı romanlaştırıyor. Mason locaları, ihanetler,din değiştirmeler sevgi hepsi bu kitapta var. En önemlisi değişen fikirlerin insanları nasıl etkilediği, eğitim için her şeyini ortaya koyan Maalouf'un dedesinin aydınlatıcı düşünceleri. Mektuplar ve Maalouf'un bize aktarmasıyla ışık tutuyor. Kitabın içinden bir kesit paylaşmak isterim;
Doğulular, Batı'nın onları geçmiş olduğunu gördüler, ama bunun nedenini bir türlü anlamadılar. Bir gün, yakasına çiçek iliştirmiş bir Batılı gördüler. Demek buymuş,dediler kendi kendilerine, ileri olmasının nedeni! Biz de yakalarımıza çiçekler takarsak, onları yakalarız! Başka bir sefer, alınlarına düşmüş bir kakülle gördüler onları. İşte işin sırrı! dediler kendi kendilerine. Sonra kaküllerini gözlerine dek düşürmeye başladılar. Ne zaman anlayacaksınız bilmem, bir yanda temel değerler bir yanda sıradan modalar olduğunu? Batı'yı taklit etmeyi istemek yetmez; hangi konuda izlenmeyi hak ettiğini, hangi konuda etmediğini de bilmek gerekir!
Bu paragraf geçmişi ve günümüzü özetlerken Maalouf'un dedesinin düşünce yapısına hayran kalmamak elde değil. Sabetay tartışmalarının fazlaca olduğu günümüzde bu konulara da değinen Maalouf Atatürk ile ilgili tartışmalara da farkında olmadan şahitlik etmiş oluyor. Gerek dedesinin mektupları gerekse kendi düşüncesi dışarıdan bağımsız biri olarak yansıtıyor.
Elbette dedesi Atatürk'ü gördüğü kadar Osmanlı Devleti'nin yıkılışını da görmüş oluyor. Buna da mektupların da değiniyor. Abdülhamid'in tahtan indirilişine kadar geriye götürüyor işi. Bu konular siyasi içeriğe kaçıyor gibi gözükebilir ama kesinlikle öyle değil. Maalouf burada okuyucularına dedelerinin mektuplarını açıklamadan önce tarih konuşuyor. Siyasi olmaktan çıkıyor bu bilgiler o yüzden.
Dedesinin değişen düşünceleri daha iyi ortaya çıkıyor. Enver Paşa'ya inanıp Abdülhamid'i kötüleyen dedesinin önceki mektupları ve yazılarında defalarca Abdülhamid'i övdüğünü dile getirir kitapta. Bu olaya bir tarihçi olarak dönemin şartlarında her insan bazı şeylere kanar, ne kadar bilgili de olsan ne kadar şairanede olsan tarih bilmelisin diyebiliyorum. Dedesi eğitimde özgür olacağını düşünüyordu. Bunu dile getiriyordu. Halbuki kendilerini Cihan harbinin içinde buldular. Kitapta böyle yerler sıkça var. Okurken 'Aaaa, ben bu olayı biliyorum. Başka bir insan böyle mi düşünüyormuş?' diyorsunuz. Bu size haz veriyor. Tavsiye edilecek bir kitap, okuyun bir şey kaybetmezsiniz... 🜱👋👋 Daha fazla kitap önerisi için instagramdan @budaguzelmisblog sayfasını ziyaret edebilirsiniz.



Kitap Özeti:
Göçenler, kalanlar, tartışmalar, aşklar, söylenceler, din değiştirmeler, küskünlükler, bağışlamalar, gerçek insanlar... 
Yazar annesinden aldığı, titizlikle saklanmış aile belgeleriyle dolu bir bavuldan hareketle kendi ailesinin olduğu kadar insanlığın da yakın geçmişine ışık tutuyor. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu ve Atatürk'e ilişkin çok ilgi çekici yorumlar da içeren kitapta iki kahraman öne çıkıyor: Maalof'un dedesi Butros ve dedesinin kardeşi Cebrail. 

İki kardeşin yazışmalarından ortaya çıkarılan olay örgüsü göçebe ruhu, ülküleri, koşulları, koşullar karşısındaki farklı insan tutumlarını küçücük notlardan ya da uzun araştırmalardan aydınlığa kavuşturup Beyrut'tan Küba'ya uzak anakaraları birleştiriyor. Yolların Başlangıcı sürgündeki yazarın tek yurduna, ailesine adadığı bir aşk şarkısı.



Sayfa Sayısı: 438

Baskı Yılı: 2016

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amy Plum: Benim İçin Öl Serisi

Yüzyıllardır Yas Tutan Cami 'Zal Mahmut Paşa Cami'