Tabuları Yıkan Dizi; Bridgerton!

 Merhaba ✋

Hızlı bir dönüş yaptım. Elbette bu dönüşümün bir sebebi var. Netflix'in yeni dizisi Bridgerton. Sıkıcı pandemi yaşamımıza hızlı bir dalış yaptı. Neden böyle diyorum çünkü tüm tabuları yıkıyor.

Şuana kadar gördüğüm en iyi oyuncu  kadrosuna sahipti. Neden böyle düşündüm ilk defa bir dizi bana ırklar arasındaki farklılıkları hissettirmedi. Bir Kraliçe Beyaz değildi, Lordlar, Düşesler beyazlardan oluşmuyordu. Saymakla bitmeyecek kadar ayrıntı doluydu. Bu ayrıntılar içinde asla tek bir ırk tabiri geçmiyor. Bu beni daha çok büyüledi içine sürükledi. 

Hemen şunu not düşelim dizimiz 8 kitaplık Bridgerton serisi mevcut. Julia Quinn tarafından yazılmış bu seri ilk kitabı 2000 yılında basılmış. Şunu itiraf etmeliyim kitap serisinden haberim yoktu. O yüzden okumadım. Şuan ilk işim seriyi edinmek olacak. Dizi büyüleyiciydi...

Bu nottan sonra şöyle devam etmem gerekiyor kitabı da bu şekilde ırksal ayrım yapmıyor mu bilemiyorum. Dizi kesinlikle yapmıyor. Bu bence ilk göze çarpan olay. 

İkinci kısım ise çok masum. Şu yüzden Netflix sizi 'cinsellik, çıplaklık' konusunda uyarıyor. Bu normal çünkü her dönem dizisi bunları içeriyor. Özellikle ortaçağ ve yeniçağ dizileri bunları en uç noktalarda yaşıyor. Bu dizi diğer dönem dizilerine bakarak masum kalıyor. Çok masum diyerek abartmış olabilirim ama masum.

Dizi için daha derine inelim. Dizi 19. yüzyılda geçiyor yani 1800'ler. Tam Fransa'nın İngiltere'nin Almanya'nın kısaca Avrupanın kendini keşfettiği zaman. Kiliseye başkaldırı çoktan olmuş. İnsanlar artık özgür. Cinsellik tabuları yıllardır yok şimdi hiç yok. Şunu yine araya not düşelim. Günümüzü çok mu kirli buluyorsunuz? Kimin eli kimin cebinde belli değil mi diyorsunuz? Bunun dört beş katını o dönemler için düşünün. Neredeyse her Fransız erkeğinin karısının seçtiği bir metresi vardı. Günümüzde bu yine çok farklı değil. Eşler bazı şeylere göz yumar. Emin olun diğer birbirine yakın ülkeler farklı değil. Kültürler iç içe geçmiş durumda. Böyle olunca bir ülke diğerini etkiliyor. Böyle bir ortamda -bunlar sıradan örnekler- dizinin uyarı sahneleri masum kaçıyor. 

Diğer bir konu sadece bir ressam üzerinden eşcinsellik işlenmiş. Bu beni şaşırttı. Az değinilen bir konuydu. Kadına olan bakış açısından dolayı ve eğitimli erkeklerin sadece erkeklerle dolu bir eğitim almalarının yanı sıra kadınların cahil olduğunu düşünmelerinden dolayı eşcinsellik sanatçılar, politikacılar, üst zümre için gizli kapaklıda olsa bir yaşam biçimiydi. Dizide az değinilmiş ama yeterli değinilmiş. Bunu  sevdim. Göze batırılmıyor ama gerçekler tarihten çıkarılmıyor. 

Üçüncü konu ise sınıf ayrımları. Tam noktasal farklar ile hissedilmiş. Dönem dizilerinde ya ırksal ya sınıf ayrımları abartılır ama bu dizi ikisini de yıkmış. Sınıf ayrımını abartarak insanın gözüne sokmamış. Buyurun bu ayrım var ve işte abartıldığı kadar değil. Nerelerde bu ayrım abartılıyor bunu anlıyorsunuz dizi içerisinde. Evet adı üzerinde dizi her şey doğru değil ama insanı tatmin  ediyor. 

Dördüncü konu ise kadınlar üzerinden abartılan namus meselesi. Dizide tüm erkekler istediklerini yapıp keyif sürerken kadınlar evlilik çağı gelince sosyeteye tanıtılıyor. Bu gerçek hayat maalesef... Başkarakterimizden biri işte tam burada çıkmaza giriyor istemediği bir evlilik yapmamak için evlenmek istemeyen dük ile anlaşma yapıyor, sosyeteye tanıtılmak istemeyen o dönem kadınları kabul etmeyen Oxford' gitmek istediğini dile getiren başka genç bir kadın, kendilerini çirkin gören üç kadının talip gelmediği için düştüğü durumlar, aşık olduğu adamdan evlilik dışı hamile kalıp Londra'ya sürülen kızın karnı çıkmadan evlenmeye çalışması... Bunlar bir kısmı. Hepsi bir direniş hikayesi hepsi bir kafa tutuş. Hepsinin istekleri var ama kurallar ve erkekler izin vermiyor. Sonunda bazı şeyler beklenilen gibi olsa da ikinci sezon şart. 


Beşinci konu belki baştan mı söylemeliydim bilmiyorum ama dizi bir kadının yazdığı gazetenin sırları ortaya dökmesi ile başlıyor. Bunu sona saklamam aslında içeriğe tam olarak sonda girmek istememdi. lady whistledown takma adı ile gazeteyi yayınlayan kadın büyük merak konusudur. Sırları ortaya dökmekle kalmıyor Kraliçenin düşüncelerini bile etkiliyor. Sosyete ona göre etkileniyor. 8 bölümlük bir dizide nasıl daha fazla ayrıntıya girilir ki? Netflix üzerimize daha çok sezon fırlat 😛

Ortalama bir saatten oluşan bölümler uzun olmasına rağmen hissettirmiyor. Keşke Netflix elinde ikinci sezonun olduğunu duyursa. Yeni yılda yeni sezonu izlerdik. Herkes evde olacağı için birkaç günümüzü böyle geçirirdik. -yalan bir gün olmadan bitirirdim- 

Kitabı okuyunca kitaplar hakkında yazmak istiyorum. Dizi izlenir olmuş. Kitabı okuyunca fikrim değişir mi zaman gösterir. Sonuçta beyaz perde kitapların dünyasına yetişebilmiş değil.










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amy Plum: Benim İçin Öl Serisi

Bir Yaşam Hikayesi: Yolların Başlangıcı-Amin Maalouf

Yüzyıllardır Yas Tutan Cami 'Zal Mahmut Paşa Cami'